Fıkralar
(not: bu fıkraların çoğu müstehcendir)
Benzin:Adamın
biri birgün arabasına benzin doldurmak için bir benzincinin yanına
yanaşı vermiş.Birde ne görsün adamın biri benzin doldurma
tabancasını arka bölgesine sokmus benzini dolduruyo bizimki şaşırmış
ve sormu; beyfendi sizin bu yaptığınız normalmi?Adam cevap vermiş;
Hayır beyfendi kurşunsuz.
Muz
Kabuğu:Temel Arkadaşı dursunla alışverişe giderken yola atılmış
bir muz kabuğu görür ve dursuna kahretsin dursun yine düşücem
der.
Sen
kaç:Temelle dursun bir restorana girerler doyana kadar tıkınırlar
ve iş hesaba gelince paraları yetmez ve arka camdan atlayarak kaçmaya
başlarlar bunu gören restoran şefi kapının önünde duran
polise haber verir polis bunları kovalamaya başlar ve tam sokaktan
dönerken polis bağırır;Durunlan orospu cocukları Temel söyle
bir durur ve dursuna ; Dursun üzgünüm sen kaç herif beni tanıyor
der.
Seytan:Adamın
biri çölde devesiyle birlikte aylarca yolunu bulmaya çalısıyormus
adam aylarca cinsel ilişkiye giremediği için en sonunda azmıs ve
şeyini çıkartıp deveyi becermiş iş bitdikten sonrada Allahım
şeytana uydum beni affet demiş. Sonra bu olayı 2,3kez tekrarlamıs
en sonunda gine deveyi becermiş, ve Allaha seytana uydum beni affet
derdemez ordan şeytan çıkmıs ve Ulan demiş sikiyosun sikiyosun
suçu neden bana atıyorsun demiş
Help:Dursun
Antalyada bir otelin sahilinde güvenlik görevlisi olur ve Denizi
dikkatlice izlemeye başlar ve tam bu sırada turistin biri boğuluyomus
adam Help Help diye bağırmaya başlamıs Temel şöyle bir bakmıs
ve adama dönüp ingilizce ögrenceğine yüzmeyi ögrenseydin geber
ula uşak demiş
Papağan:Adamın
biri veterinnere gidip bir papağan alır ama bu papağan ilk
sahibinden götünü sikim lafını suanki sahibindende mükremini
öğrenmiş ikide bir adama götünü sikim mükremin götünü
sikim mükremin diyip diyip duruyomuş en sonunda adam sıkılmış
ve veterinnere gidip derdini anlatmıs adamda 1 aylık yemini suyunu
koyun kafesin üstüne örtü koyun lafı unutup gider der 1 hafta
geçer 2 hafta geçer papagandan hiç ses yok (yanlız papağan çok
sinsi :) ) en sonunda 28 ine güne gelinir ve adam en sonunda merak
edip örtüyü aralar papağanda adama götünmü kaşındı mükremin,götünmü
kaşındı mükremin der.
Ölene
kadar mugo:3 tane Amerikalı pilot bir uçak kazasında ıssız bir
adaya düşerler ve bunları yamyamlar esir alır bunları akşam eğlencelerine
katmak için çadıra bağlarlar ve eğlence saati gelmesini
beeklerler...Ve sonunda zaman gelir tüm yamyamlar danslarıyla
birlikte 3 amerikalıyı getirirler ilk olarak 1.sine sorarlar ölümmü,mugomu
adam ölmemek için mugo der adamı sikip bırakırlar sıra
2.sindedir öbürüde ölmemek için mugo deyince onuda 1 kez sikip
bırakırlar sıra 3.cüye gelmiştir ki 3.üncü kişi cesur ve
namuslu bir kişiliye sahiptir ve arkadaşlarına olan olayı
kabullenemez kendisine böle bişeyi yaptırmamak için ölüm der
korkmadan.Adamların nasıl öldürceği beklenirken amerikalıyı
baş yamyam yüksek sesle baharır Ölene kadarrr mugooooo.
Adını
Koymak:Temel gurbetteyken Karadenizde hamile olan karısı doğum
yapmış. Ve hemen Temel'e bir mektup yazmış. Mektupta şunlar yazıyormuş:''Temel
artuk pir evladumuz oldi ama adını ne koyalum pir türlü
bulamyoruz?'' Temel de cevap olarak şunları yazmış: '' Ula madem
isim pulamayusunuz verin penum adımı ben bundan sonra adsuz yaşamaya
çalışırım.''
Anlamlı
Mesaj: Atatürkün öldüğü 1938 yılının 10 Kasım günü bir
okulda öğretmen olarak görev yapan Alman hoca ,öğrencilerin çok
üzgün olduklarını görünce okul müdürüne giderek bu gün
ders yapmayacağım ne yapayım diye sorar. Müdür de Almanya'da büyük
bir adam ölünce ne yapılırsa onu yapın cevabını verince Alman
şunları söyler:''Benim ülkemde hiç bu kadar büyük ve önemli
bir adam olmadı.''
Neden
Gülmemiş: Ahmet bey bir yemekte güzel bir fıkra anlatır. Bu fıkraya
herkes kahkahayla gülerken Hasan efendi hiç sesini çıkarmaz. Bir
arkadaşı da ona sorar:'' Neden gülmüyosun Hasan efendi?'' Hasan
eefendi ise şu cevabı verir:''Ben Ahmet beyle küsüm evde güleceğim!''
Camcı:
Bir kadının evinin camı kırılmış.Camcıya telefon etmiş ve ;
''Alo camcı mı?'' ''Evet camcı amına koyim'' ''Aa o nasıl konuşma!''
''Sanane amına koyim'' kadının zaten siniri bozuktur '' İyi iyi
camım kırıldı yapmaya gelin'' ''Tamam amına koyim'' Aradan bir
süre geçer ve kapı çalar, ''Kimo'' Camcı amına koyim'' kadın
camcıya kırık camı gösterir ve neme lazım diyerek başka bir
odaya geçer. Bir süre sonra tekrar kapı çalar. ''Kimo'' ''Camcı
amına koyim!'' ''ama camcı burda ,geldi'' ''Düştüm amına
koyim!''
Aman:
Bir adam yolda bir polise dadaşır ve naber amına koyim der. Polis
de hemen sözünü geri almasını ister. Ama adam tam tersine almıyom
amına koyim der. Polis de bunu komiserine götürür. ''Komiserim
Bu adam bana küfür etti. ''Ettim amına koyim'' Komiser sinirlenir
ve sözlerini geri almazsan seni idam ederim der. ''Almam amına
koyim.'' Komiser bunu asmaya götürür ve boynuna ipi geçirip son
bir şans verir.''Alıyo musun geri?'' ''Almıyorum amına koyim''
Ve komiser adam bırakıverir. Adam da boynunda ip debelenmeye başlar
ve polise işaretler yapar. Her kes adam fikrini değiştirdi diye düşünüp
ipi keserler. Ve adamın sözleri şunlar olur: ''Boğuluyodum amına
koyim!''
Kutup
ayısı: Bir kutup ayısı annesine sorar.'' Anne ben gerçekten
senin öz oğlun muyum?'' Evet oğlum tabii.'' Çocuk ''Allah
allah'' der ve babasına gider. ''Baba siz beni evlatlık falan mı
aldınız ben gerçekten kutup ayısı mıyım? '' '' O ne demek oğlum
tabi kutup ayısısın.'' Çocuk gene '' Allah allaaah'' der ve
annesine gider. '' Anne bak ben başkasından doğmadım di mi
eminsin??'' Annesi en sonunda kızar ve '' Ne var niye sorup
duruyosun aynı şeyi?!!'' Çocuk ise şu cevabı verir.'' Yaa ben
do-nu-yo-rum yaa!!''
HANGİSİ
DAHA AÇIKGÖZ: Çok akıllı geçinirdi.Kapısında "ikinci
kez gelen hastalardan yarım ücret alınır"yazılı doktora
girdi.Gülerek :
-Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı
beni?dedi.
Doktor da güldü :
Tabii, hatırlamaz olur muyum?
Eeee? Muayene etmeyecek misiniz?İlaç vermeyecek misiniz?
Hayır gerekmez...Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin...
TEK
ASKER:Manevra varmış.Temel elde tüfek yerde yatıyormuş.Komutan
gelip sormuş :
-Düşman önden gelirse ne yaparsın Temel?
Temel cevaplamış.Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse, diye
tekrar sormuş komutan.Temel bunları da cevaplamış.
Komutan en sonunda :
-Ya düşman tepeden gelirse?deyince.
Temel dayanamamış ve :
-Habu memleketin tek askeru ben miyum komitanum daa!
AMELİYAT
YERİ:İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının
tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar
:
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....
ROMANTİZME
BAK:Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış,
dolaşıyorlardı.Erkek ahtopot eğildi, hafif sesle dişi ahtapotun
kulağına fısıldadı :
-Ne güzel bir gece, değil mi sevgilim?...Mehtap, yıldızlar, sen,
ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola
kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz.
ÜÇ
KEZ:Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?Çifteyi
doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım
kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor.Bir ara ayının
sıcacık nefesini ensemde hissettim.O kadar yaklaşmıştı.Derken
Ayının ayağı kaydı, yere düştü...Fırsat bu fırsat, tabana
kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine
nefesi ensemde... Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak.Allahtan
tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü.Talih bana
gülüyor!Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden
arayı beşyüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar,
Ayı yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...Ayının
tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa
nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben
korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da
ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?
İKİ
VAKTE KADAR :Eski deyimle basur (yeni ve bilimsel söylenişiyle
hemoroit) çekenler bilir, çok ıstırap veren bir hastalıktır.
Adamcağız da hemoroitten öyle çekmiş ki...Derken biri Kahve
telvesi sür deyince, bir yerlerden kahve bulmuş.Bol bol koyup pişirmiş.Sonra
da avuçladığı gibi sürmüş.Sürmüş ama...Ağlaya sızlaya
doktora koşmuş. Soyunmuş, eğilmiş.Doktor da eğilmiş,
bakarken...Hasta sormuş :
-Ne var doktorcuğum? Ne gördün?
-Vallahi iki vakte kadar bir yol görünüyor.Birde uzun boylu
birinden toplu para alacaksınız.Haaa Bir de mektup var.
BAKAN:Bir
ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne
yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet
:
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü
ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar
orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye
başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti.Herkesin gözleri
dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!
BAKAN
KARISI? :Bakanlardan birinin ölmesiyle başka bir milletvekili onun
süresini doldurmak üzere seçilmişti. Adam hemen karısına
telefon ederek, bu haberi vermek istedi :
-Bir bakan karısı olmak ister miydin? diye sordu.
Karısı biraz düşündü sonra:
-Hangisinin?
ENAYİ
DEĞİLİM :Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında
arabasını akordeona dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin altında
bir kağıt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla karşılaşır
:
-Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım.
Arabanızda gördüğünüz gibi büyük hasar var. Olayı gören
kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış
bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı sanıyorlar.Ne
halin varsa gör, o kadar enayi değilim!
BEBEK:Adamın
biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar :
-Pardon arkadaş, demişler karı-koca. "Bizim odada mı yatarsın,
bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı?
Adam düşünmüş :
-Karı-koca nın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu
kaçacak, ben boş odada yatarım, demiş.
Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel
bir kız adama havlu tutuyor.
Adam:
-Kızım senin ismin ne? diye sormuş.
Kız :
-Bebek amcacığım ya sizin isminiz?...
Adam :
-Eşek kızım eşşşeeek...
HEP
BOĞA MI?:İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir
İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun
inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir
fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir
tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin
ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı
ve sordu...Garson anlattı :
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
-Evet...
-İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın
yumurtalıklarından yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan
yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap
oldukları garson hatır sormaya geldi :
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim
Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
-Her zaman boğa kaybetmez bayım...
RESİM:Leyla,
ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın elindeki
bomboş kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti
ÖNEMLİ
NEDEN :Hayrola nereden?
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye
almadılar.
HOO!!!:Doğu
köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler
cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa
varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış.Köylüler
uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura
girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye
seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!"
diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?
ÇORAP:Ayakları
çok fena kokardı. Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya
gitmelerini teklif etti.
-Hay hay, dedi arkadaşı.Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz
bir çorap giy. Söz mü?
Tiyatroya gittiler.Yerlerine oturdular.Aradan beş on dakika geçmeden
etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı.
-Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı.
-Vallahi değiştirdim, dedi.
İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.Nah!...
KIZAMIK
:Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim,
kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış
olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek...
MİYAW:İki
deli, akılhastahanesinden kaçmaya karar vermişler. Gece vakti hızlı
bir şekilde duvardan atlayarak boşluktaki tarlaya çıkmışlar.
Tellerin arasından sürünerek ilerlerken bir bekçi bunların hışırtısını
duymuş. Hemen bağırmış: "Kim var orada?" Delilerden
biri hemen: "Miyaw, miyaww" diye seslenmiş. Huşırtıyı
kedinin çıkardığını zanneden bekçi tam geri dönecekken
deliler yine sürünmeye başlamışlar ve yine bir hışırtılar
başlamış. Bekçi hemen dönmiş ve bağırmış: "Kim var
orada?" İyice sinirlenen deli: "Miyaw dedik ya len"
demiş
SERT KOVBOY :Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni
satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç
bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca
ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir,der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini
kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan
indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini
alıkoyamaz.
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir!
EFENDİ
MANİTU:Stresten bıkmış adamın biri, uzun bir deniz seyahatine
çıkmış. Fakat şanssızlıktan gemi batmış ve sadece bu adam
kurtulabilmiş. Günlerce minik bir tahta parçasının üstünde
denizde yol aldıktan sonra minik bir adaya gelmiş. Adam daha ne
olduğunu anlamadan yerliler bunu almış götürmüşler. Adam yüzlerce
yamyam yerlileri görünce: " Eyvah, boku yedik." demiş.
Tam ağlayacağı sırada gökten " Hayır evladım, boku
yemedin" diye acayip ve gür bir ses gelmiş. Şaşıran adam:
"Sen kimsin ya?" demiş. Yine aynı gür ses "Ben
ulular ulusu efendi manitu' yum." demiş. İyice şaşıran
adam: "Peki Efendi Manitu, ne yapmam lazım?" demiş.
Hemen cevap gelmiş: "Şimdi sakin bir şekilde sağ tarafındaki
yerlinin mızrağını kap, en önde duran ve başında bir sürü tüy
olan büyük yerliye sapla" demiş. Adam hemen can havliyle mızrağı
kapıp şef yerliyi öldürmüş. Yine aynı ses son kez gürlemiş
" İşte şimdi boku yedin evladım!"
ELTiMGiLE
GiDiYOM :Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş,
ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara
uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı
yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım! Nereye?
Kadın dönüp :
-Vıy! demiş. Sana ne? Eltimgile gidiyom
KAZANAN
KİM :Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın
aklına bir muziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri
yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana
veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi
bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye
daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da
gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça
verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen
de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi
tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi
kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da,
bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o
tezekleri niye yedik?
ŞEREFSİZ:
Hollywood'da güzel bir evde bir parti veriliyor.Partinin sahibi
partiyeheyecan ve değişim katmak için mikrofonu eline alıp başlıyor
:
-Arkadaşlar akvaryumdaki iki Pirana'yı bu havuza atacağım.Havuza
atlayıp karşıya çıkan arkadaş şu gördügünüz sarışınla
sabaha kadar eğlenebilir.
Kimsede ses seda yok.
-Bu esmeride sunuyoruz.
Yine kimsede ses yok.
-Bu kumral bayanı da hediye ediyoruz.
Yine ses yok.
-Bu topu da veriyoruz.
-Slaaaaash!!!...
Adamın biri suda hızla yüzüyor ve karşıya geçiyor.Tekrar koşup
havuzun öbür kenarına geliyor :
-Nerede o şerefsiz!
-Beyefendi o havuzun karşısında!
Adam şaşkın şaşkın :
-O değil! Beni havuza iten şerefsiz nerede......
DAHA
ÇOK İSTİYOR... :
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı
:
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın
onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta
çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın
olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi
merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor
Birkaç
Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
-Gütenberg kim? Biliyormusunuz?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gütenberg'in
basım makinasını bulan kişi olduğunu bilecektiniz.... Ya
Panmentier'i?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz,
Panmentier'in patatesi bulan kişi olduğunu bilecektiniz.Eğer gece
kurslarına gitmezseniz yaşam boyunca....
İşte ozaman, aralarında lehimci olanı öfkelenip patlar :
-Oldu, anlaştık! Gütenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen
Obarana kim biliyormusun?
-Hayır!
-Peki öyle ise öğren! Obarana, sen gece kurslarına giderken karınla
yatan heriftir!
PATATES:
FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan seçmeleri
yapmaya karar vermiş. Ve hergün üçer kişi çağırıp aralarından
birini ajan olarak himayelerine alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü
Temel' de katılmış. Yanındada bir ingiliz ve bir amerikan varmış.
Bunlardan ilk olarak kamuflaj olmalarını istemişler. İçinde
sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar ve burada
gizlenmelerini söylemişler. İlk önce ingiliz girmiş. 5 dk.
sonra odaya giren bir yetkili gitmiş içinde ingilizin saklandığı
çuvala tekme atmaya başlamış.
Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: " Miyaw, miyaw."
İngilize ilk testi başarıyla geçtiğini söyleyip amerikan' ı
odaya koymuşlar. Amerikan' da aynı çuvala saklanmış. Biraz
sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve çuvala bir tekme atmış.
Çuvalın içinden: "Hav, hav." diye bir ses gelmiş.
Amerikan' ıda tebrik edip Temel' i odaya koymuşlar. 5 dk. sonra
odaya giren aynı görevli gitmiş çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir
ses gelmemiş. Bir daha atmış yine tık yok. Bir daha bir daha
derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses yükselmiş: "
Patateeeeesss
Temel
uçakla Trabzona gidecekmis.Oturmus bir yere rasgele... Asil yer
sahibi gelmis;
- Yer sahibi: Beyfendi burasi benim yerim kalkarmisiniz?
- Temel: Hayir
- Yer sahibi : Beyfendi burasi benim yerim kalkin
- Temel: Hayir
Yer sahibi gider Hostese basvurur.
- Hostes: Beyfendi burasi sizin yeriniz degil kalkarmisiniz lütfen
- Temel: Kalkmam
Hostes çare bulamayinca kaptana basvurur.
- Kaptan: Temelin kulagina bisi fisildar ve Temel gecer Arka tarafa
oturur.
Herkes hayret etmis biz bu kadar urastik kalkmadi acaba Kaptan nasil
kaldirdi bunu.Dayanamiyorlar Kapatana Soruyorlar;
- Kaptan: Dedim ki Burasi Trabzona Gitmez
ŞEMSİYE:
Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye
taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında
bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden
vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki
parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde
kim kırdı diyeyim?
ŞİKE:
Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı,
hakemi bir köşeye çekip :
-Hocam, der.Sen bizim takımın durumunu bilmezsin...
-Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar
bilirmisin?
-Ne yaparlar?
-Seni parça parça ederler...
Hakem cevap verdi :
-Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız...
-Neden?
-Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de
ondan!...
SAKAT
ÇOCUK:
Karısı hamile olan bir adama işyerinde aniden bir telefon gelmiş:
"Beyefendi, bir bebeğiniz oldu acele hastahaneye geliniz"
diye. Heyecanlanan adam hemen hastahanenin yolunu tutmuş. Doğum bölümüne
gştmiş. Kendisini bir hemşire karşılamış. Adam durumu anlatınca
hemşire: "Beyefendi, evet doğru bir çocuğunuz oldu ama
malesef sakat doğdu" demiş. Habere çok üzülen adam:
"Olsun çocuğumu gösterin bana" demiş. Hemşire:
"Beyefendi, görmeseniz daha iyi olur çünkü çocuğunuz çok
ileri derece spastik" demiş.
Adam yinede: "Olsun o benim evladım, görmek istiyorum"
diye diretmiş. Hemşire: "Peki öyleyse" deyip spastik çocuklar
bölümüne geçmiş. Adamda peşinden gitmiş. İlk bölümde
kolsuz çocuklar varmış. Adam: "Çocuğum burada mı?"
diye sormuş Hemşire: "Hayır beyefendi, çocuğunuz ilerideki
bölümlerde" diye yanıtlamış. Bir sonraki bölüme geçmişler.
Buradada bacağı olmayan bebekler varmış. Adam yine: "Çocuğum
burada mı hemşire hanım?" diye sormuş. Hemşire yine:
"Hayır beyefendi, çocuğunuz daha ilerdeki bölümlerde"
diye yanıtlamış.
Bir bölüm daha geçmişler buradada hem kolu hem bacağı olmayan
çocuklar varmış Adam yine heyecanla: "Buradamı çocuğum?"
demiş. Fakat hemşire yine: "Hayır beyefendi" diye yanıtlamış.
Üzülen adam bir sonraki bölüme geçmiş. Bu bölümde ise sadece
kafa olan çocuklar varmış. Adam yine hüzünle: "Hemşire
hanım, artık sanırım burada çocuğum" demiş. Fakat hemşire:
"Hayır beyefendi, çocuğunuz şimdi gideceğimiz bölümde,
fakat isterseniz gitmeyelim çünkü çocuğunuzu görünce çok kötü
olabilirsiniz" demiş. Adam yine ısrarla: "Hayır, ne
olursa olsun o benim çocuğum" demiş. Hemşire "Peki o
zaman" deyip bir sonraki bölüme gitmiş. Bu bölümdeki oda
bomboşmuş. Sadece odanın ortasında bir masa, masanın üstünde
bir kavanoz, kavanozun içindede bir kulak duruyormuş. Adam hemen:
"Bu mu benim çocuğum?" diye sormuş. Hemşire üzüntüyle:
"Evet beyefendi, ama malesef çocuğunuz sağır" demiş
iYiLiK
MELEĞi:
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken
kulağında bir ses :
-Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş,
binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses
kulağında :
-Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse
yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri
ürpermiş :
-Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken
yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!
SAPIK
DOKTOR:
Psikolog karşısındaki sinir hastası bir genci teste tabi
tutmaktadır.Kağıt üstüne bir dikörtgen çizip :
-Bu size neyi hatırlatıyor?diye sorar.
Hasta :
-İçinde kadın bulunan bir yatağı, diye cevap verir.Arkasından
psikolog kağıda büyükçe bir kare çizer.Hasta, bu kez :
-İçi kadın dolu bir oda, der.
Derken, çok büyük bir dikdörtgen çizdiğinde, hasta bu sefer de
:
-Bu da içi kadın dolu bir ev, deyince, psikolog dayanamaz :
-Tamam beyefendi, der.Siz bir kadın budalasısınız.
Ama psikolog daha lafını bitirmeden, hasta bağırır :
-Ne, ben mi? Aslında sen kadın budalasısın be! Sabahtah beri
bana terbiyesiz resimler çiziyorsun...
iKRAM:
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu
ricada bulunur :
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su
verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten
sonra :
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak
ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
-İstersen daha getireyim,der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl
olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını
hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!
NE
KOYSAYDIM?:
Adam sünnetçi dükkanının vitrinine şemsiye koymuş, biri de
merak etmiş :
-Yahu sünnetçi vitrininde şemsiyenin işi ne be?
Sünnetçi fena fena bakmış :
-Yani vitrine ne koysaydım
VEFAKAR
AİLE:
Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde yıkanan
genç ve çok güzel bir kadın gördüler.
Oğul sordu :
-Ne dersin baba, yiyelim mi onu?
Baba bir an düşündükten sonra :
-Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz! dedi.
SÜTÜ
OLMAZMIŞ :
Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.Bebeğe
bakan doktor :
-Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek ;
-Lütfen soyununuz, diye rica eder.
Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra
doktor
-Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz
yok.
Kadın :
-Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim...
Bir Türk
Amerikaya ziyarete gezmeye gitmiş.Sokakta dolaşırken tuvaleti
gelir.Koştura koştura umumi bir tuvalet bulur.Kendini bir an önce
içeri atmak ister fakat kapıdaki adam 25 cent ister.Bizimki sıkışa
sıkışa 25 cent i verir içeri dalar.Zart zurt sesli yaparken
yandan "yavaş be adam" diye ses gelir meyerse yandakide
bir Türkmüş.İşini bitirip dışarı çıktıktan sonra
yandakiyle karşılaşır ve lafı yapıştırır."Be adam 25
cent e mozartımı yoksa şopennimi dinleyeceğini sanıyordun"
der.
VAAZ:
Sahranın ıssız bir köşesinde,bir din adamı lejyonerlere vaaz
vermeye gelir.Vaaz'dan önce binbaşı askerleri uyarır:
-Rahibin ziyareti sırasında, özellikle küfür ve müstehcen
kelimeler istemiyorum! Dövüşmeyi bildiğiniz gibi, kendinizi
tutmayı da bildiğinizi ona gösterin...
Daha sonra rahip, birliğin önünde vaazına başlar :
-Herşeyden uzakta yaşıyorsunuz, ama geleneklerinizle övünmeniz
gerekir.Ben size kendisi de sizin gibi bir kahraman olan Hz. İsa'nın
selamlarını getirdim.Söyleyin bana, kahramanlıktan daha saf,
daha güzel ne vardır?
Tam o anda birkaç lejyoner ağızlarını açmaya hazırlanırken
binbaşı ayağa fırlar ve haykırır :
-Götüm, diyene onbeş gün hapis!...
Bir
bayanın yatak odasındaki gardrop bozuktur. Evin yanında bulunan
istasyondan tren geçince kapağı açılmaktadır. Bunun için bir
gün bir marangoz çağırır. Marangozu yatak odasına götürür
ve dolabı gösterir. O anda bir tren geçer ve gardrobun kapağı
kendiliğinden açılır. Marangoz menteşelere, kilide bakar. Hanımefendi
buradan gardrobunuzun nesi olduğunu anlayamadım. Şimdi ben içine
gireyim ve siz kapağı kapatın, böylece ben içeriden bakarım
belki böyle anlarım der. Marangoz içeri girer, kadın kapağı
kapatır. O anda kapı çalar. Kadın kapıyı açar. Kadının
kocası gelmiştir. Kocası doğru odasına gider ve üstünü çıkarıp
asmak için gardrobunu açar. Bir bakar ki gardropta bir adam. Kızarak
adama bağırır. "Ne işin var senin burada" der.
Marangoz korkmuş bir vaziyette cevap verir. "Şey beyefendi
nedesemki, şimdi size burada tren bekliyorum desem inanırmısınız?"
HEPSi
BiRDEN:
Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin
ilkelerini anlatmaya çalışıyordu :
-Bakın çocuklar, dedi.Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez
birine yardımcı olmalıdır.Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her
sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik
yaptığınızı soracağım.Tamam mı?
Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu :
-Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız?
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan :
-Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik
efendim.
Adamcağız şaşırdı :
-Hepiniz mi?
-Evet efendim, hepimiz birden.
-Neden?
Çocuklardan biri cevap verdi :
-Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim!
Çocuğun
birisi, bir gün matematik dersi sonrasında kafasında bir takım
soru işaretleri ile babasına gelir. Babası, "Oğlum bugün
okul nasıl geçti" diye sorunca, çocuk babasına anlatır.
"Babacığım her sey iyiydi. Ama matematik dersinde anlatılan
"reel" ve "potansiyel" kavramlarını anlayamadım".
Bu durum üzerine babası çocuğuna bu kavramları ilginç bir yöntemle
anlatmaya karar verir. Çocuğuna, annesine gitmesini ve ona 1
milyon dolar karşılığında Robert De Niro`yla yatıp yatmayacağını
sormasını ister. Çocuk gider ve sorar. Annesi, 1 milyon dolar`a
gerek olmadığını, bedava olarakta seve seve Robert De Niro`yla
yatabileceğini söyler. Çocuk bu cevabı babasına iletir. Bunun
üzerine babası çocuğun ablasına giderek ona 1 milyon dolar karşılığında
Leonardo Di Caprio`yla yatıp yatmayacağını sormasını ister. Çocuk
ablasına gider ve sorar. Ablasıda annesi gibi, 1 milyon dolar`a
gerek olmadığını bedava bile seve seve onunla yatabileceğini
belirtir. Çocuk bu cevabıda babasına iletir. Babası ise söyle
der. "İşte oğlum sorularının cevabı. Şu anda elimizde
reel olarak 2 milyon dolar para, ve 2 tane potansiyel orospu
var."
Barda
uzun süre tek başına içki içen adam bir süre sonra barmene
"Biliyormusun, ben sol gözümü ısırabilirim" demiş Doğal
olarak barmen buna inanmamış. 1,000,000 Lirasına iddiaya girmişler.
Adam, takma olan sol gözünü çıkarmış; ısırmış ve barmenin
hayret dolu bakışları arasında parayı cebine atmış. Bir kaç
kadeh daha içtikten sonra adam gene barmene dönmüş ve
"Biliyormusun" demiş; "ben sağ gözümü de ısırırım!"
Adamın tavırlarından kör olmadığını; dolayısıyla öbür gözünün
de takma olamayacağını düşünen barmen, parasını
kurtarabilmek umuduyla hemen 1,000,000 sına iddiaya girmiş. Adam
sakin sakin takma dişlerini çıkarıp sağlam olan sağ gözünü
de ısırmış. Aradan bir kaç saat geçince, müşteri barmene
"İki milyonunu kurtarmak için sana bir fırsat vermek
istiyorum" demiş. "İki milyonuna iddiaya girerim ki bu
oturduğum yerden taaa öbür köşeye yerleştireceğin bir bira şişesinin
içine, bir damla bile etrafa sıçratmadan işeyebilirim."
Barmen uzun uzun bu işin altında nasıl bir üç kağıt olabileceğini
düşünmüş; bulamamaış ve iddiayı kabul etmiş. Salonun en
uzak köşesine bir şişe yerleştirmişler ve adam işemeye başlamış.
Değil etrafa bir damla damlatmamak; ortalığı tam anlamıyla
berbat etmiş. Barmen paralını kurtarmanın sevinciyle olduğu
yerde zıplamaya başlamış. Biraz sakinleşince adama dönüp
"Kesinlikle kaybedeceğini bile bile neden böyle bir iddiaya
girdin?" diye sormuş. "Kaybettiğimi de nerden çıkardınız?"
demiş adam; "Şu karşı masada oturan iki asık suratlı adamı
görüyormusunuz? İşte onlarla ""barın orta yerine işerim,
barmen de sevinçten zıplar"" diye 5'er milyon lirasına
iddiaya girdim".
|